Güzel Sanatlar Fakültesi

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 17 / 17
  • Öğe
    Babasının Oğlu: Sinemanın Sanatsal Dilini Kullanan Bir Anlatı Olarak Dexter: Yeni Kan Dizisinde Freudyen Ödipal Karmaşa
    (Hacettepe Üniversitesi, 2022) Işıklar, Ulaş
    İnsanlığın kültürel temelinin en önemli simgesel miraslarından olan kurgusal anlatılar, tarih boyunca toplumların anlam evrenini zenginleştirmiştir. Söz konusu anlatıların üretimi, sinema ve televizyonu da içeren bugünün dijital olanakları dâhilindeki görsel/işitsel mecralarda sürmektedir. Kendinden önceki sanatların birtakım niteliklerini ‘filmsel’ hale getiren ve ‘sanat’ olarak kabul edilen sinema, anlatım kodları meydana getirerek öyküler anlatmaya muktedir bir mecradır. Öte yandan, televizyon ise, genellikle bir ‘iletişim aracı’ olarak kabul görür. Bununla birlikte, televizyonun özelliklerinden biri, tıpkı sinema gibi ‘öykü-anlatıcısı’ olmasıdır. Bu, sinemada ele alınan psikolojik temaların televizyon içeriklerinde de görülebileceği anlamına gelir. Bir seri katili konu alan Dexter: Yeni Kan da bu televizyon içeriklerinden birisidir. Freudyan psikanaliz bağlamında çözümlenebilecek karakter inşası ve anlatı yapısına sahiptir. Bu çalışma, sinematik anlatım tekniklerini kullanan televizyon serisi Dexter: Yeni Kan üzerine yoğunlaşmıştır. Yöntembilim bakımından niteliksel analiz metodu tercih edilmiş ve göstergebilimsel çözümleme yöntemlerinden biri olan dizisel ve dizimsel kodlara dayalı bir analiz gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda, serideki baba-oğul karakterler arasındaki anlatısal ilişki, Freud’un Oidipus Kompleksi kuramı bakımından uygun veriler sağlamıştır.
  • Öğe
    Batı Sanatında Japon Sanatının İzleri ve Katsushika Hokusai'nin Eserlerinin Günümüz Sanatında Yeniden Yorumlanması
    (Akdeniz Üniversitesi, 2022) Ceylan, Pınar
    Sanatta etkileşim, geçmişten günümüze sanat tarihindeki tüm dönemlerde varolmuştur. Sanatçı, yaşadığı olaylardan, kültürel öğelerden, geçmiş dönemdeki sanat eserlerinden etkilenir. Bu etkileşimler sanatçıların sanatta yeniden yorumlama ve esinlenme eğilimlerini tetikler. Çalışmanın amacı, 1850’li yıllarda batı sanatında ortaya çıkan Japonizm sanat akımından çağdaş sanata Japon sanatının sanattaki etkilerinin araştırılmasıdır. Günümüz batı sanatında en çok yeniden uyarlanan Japon sanatçı Katsushika Hokusai’nin eserlerine odaklanılmıştır. Japonizn sanat akımı, Empresyonist sanatçıların Japon sanatından etkilenmeleri ve eserlerinde Japon sanatını yeniden yorumlamaları sonucunda ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Kültürlerarası etkileşim biçimi olarak batı sanatçılarının Japon sanatına yaklaşımları incelenmiştir. Makale; Van Gogh, Pablo Picasso, Edgar Degas, James Whistler, Ushio Shinohara, Consuelo Castaneda, Nara Yoshitomo, Banksy, Dominic Swords, Ai Weiwei, Shiriagari Kotobuki, Lin Onus gibi Japon sanatını yeniden yorumlayan Japonizm sanat akımının sanatçılarından en güncel çağdaş sanatçılara konuyla ilgili seçilen önemli eserlere odaklanılarak sınırlandırılmıştır. Makalenin oluşmasıyla tespit edilen bulgular sonucunda; Japon sanatının yeniden yorumlanması ve kültürlerarası etkileşimin geçmişten günümüze sanatta süregelen bir olgu olduğu görülmektedir. Makale, Japonizm döneminden çağdaş sanata ve Katsushika Hokusai’nin yeniden uyarlanan eserlerine odaklanmasıyla literatürde konuyla ilgili Türkçe kaynağın az olması açısından katkıda bulunabilir. Bazı sanat çevrelerinde önceden ortaya konulmuş bir sanat eserinin yeniden yorumlanması çoğunlukla taklitçilik ile karıştırılabilmektedir. Taklit ile sanatta yeniden yorumlama arasındaki tanımlamaların birbirinden ayrıştırılabilmesi ve bu tarzda ortaya çıkan eserlerin sanattaki önemi vurgulanmak istenmiştir. Yöntem olarak literatür taraması yapılmıştır. Ulusal, uluslararası basılı yayınlardan ve internet kaynaklarından yararlanılmıştır. Eser görselleri ve bilgi kaynakları için sanat müzelerinden, sanat galerilerinden, sergi kataloglarından ve sergilerden faydalanılmıştır.
  • Öğe
    Kriz ve Fırsat Arasındaki İnce Çizgi: Nietzsche’nin Üstinsan Düşüncesi Bağlamında Tayfun Pirselimoğlu’nun Yol Kenarı Filmi
    (SineFilozofi Dergisi, 2022) Işıklar, Ulaş
    Bireyin yaşamla ve dünyayla kurduğu etkileşimlerin problematik bir neticesi şeklinde tanımlanabilecek nihilizm, anlam ve değer yokluğunun yarattığı kriz konumuna işaret eden bir olgudur. Bu olgunun imlediği olumsuz paradigmayı kuramındaki eleştirel yaklaşımın temeline oturtan Nietzsche’ye göre, değerden ve anlamdan uzaklaşmış insanın kendini aşarak yeni bir bilinç ve ahlak düzeyine varması, ancak ve ancak söz konusu krizin önce tecrübe edilip sonra da fırsata çevrilmesiyle mümkündür. Bunu başarabilecek tek bireylik hali ise, krizi bir olanağa dönüştürüp yepyeni değerler sisteminin oluşturduğu bir ahlak ortaya çıkarabilecek iradeye sahip üstinsandır. Tüm toplumların gündelik yaşamında ortaya çıkabilen nihilizmin çeşitli izdüşümlerine, pek çok sanat yapıtında rastlanır. Özellikle edebiyat ve sinemada üretilen birçok eserde, bu çerçevede yorumlanabilecek birey temsilleri gözlemlenebilir. Bu temsillerin kendini gösterdiği yerlerden biri de, Türkiye’de 1990’ların ortalarında ortaya çıkan Yeni Türk Sineması’na dâhil bazı filmlerdir. Bu eğilim, Tayfun Pirselimoğlu’nun Yol Kenarı adlı yapıtında da açık biçimde görülür.
  • Öğe
    19. Yüzyıl Fransız Resim Sanatında Manzara
    (Atatürk Üniversitesi, 2021) Pehlivan, Burcu
    Resim türleri içerisinde manzara konusunun Avrupa Resim Sanatı’ndaki oluşumu ve gelişimine bakıldığında başlarda tek başına bir resim konusu olarak ele alınmadığı, ancak figürlü resimlerin arka planında yer alan bir fon vazifesi taşıdığı bilinmektedir. İlk olarak 17. Yüzyıl Flaman resim sanatında başlı başına bir resim konusu olarak işlenen manzara konusu, sonraki dönemde süreklilik göstermemiş olup, yine figürlü kompozisyonların arka planında pasif bir konumda yer almıştır. 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise İngiliz ve Alman Romantik ressamlarının resimlerinde manzara konusunun tek başına bir resim konusu olarak çalışılmaya başlandığı ve ressamların bu resimler için açık havada ön çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Bu doğrultuda 19. yüzyıla gelindiğinde Fransa’da bir grup ressam; Romantik dönem sanatçıların manzara konulu resimlerinden ve bu resimlerdeki çimenlerin parlak yeşil renginden etkilenerek tuvallerini Fransa’nın kırsal kesimlerindeki köyler ve ormanlara taşımaları ile bir açık hava ressamlığı geleneğini de başlatmışlardır. Bu doğrultuda bir araya gelen ressamların sayısı kısa süre içerisinde artış göstermiş ve 19. Yüzyıl Fransa’sında bir manzara ressamları topluluğu oluşmuştur. Fransız resim sanatında Barbizon Ekolü ressamları ile başlayan manzara konusuna eğilim; Realizm, Empresyonizm, Neo Empresyonizm ve Post Empresyonizm gibi sanat akımlarına mensup sanatçıların resimlerinin de temel konusunu oluşturarak 19. Yüzyıl boyunca Fransız resim sanatında bir manzara geleneğinin oluşturulması sağlanmıştır.
  • Öğe
    Clostridioides (Clostridium) difficile ve Gıdalardaki Varlığı
    (Logos Tıp Yayıncılığı, 2019) Akkaya, Esra; Hampikyan, Hamparsun
    Clostridioides (Clostridium) difficile, gram (+), anaerob, sporlu, çomak şeklinde ve özellikle hastane kaynaklı bir bakteri olup, uzun süreli antibiyotik kullanımı sonucunda psödomembranöz kolit, toksik megakolon, intestinal perforasyon ve diareye neden olmaktadır. Bakterinin virülansı sahip olduğu toksinlerden (enterotoksin ve sitotoksin) kaynaklanmaktadır. Etken hastanelerden başka toprakta, suda, su ürünlerinde, kasaplık hayvanlarda ve kanatlılarda tespit edilmiştir. Bu gıdalar, C. difficile için potansiyel yeni rezervuarlar olarak tanımlanmakta ve bu gıdaların tüketimi sonucu insanlarda söz edilen hastalık tablolarının şekillenmesine sebebiyet vermektedir. C. difficile’nin neden olduğu herhangi bir gıda kaynaklı hastalık olgusu bildirilmemiş olmasına rağmen, özellikle son yıllarda insanlardan izole edilen C. difficile suşlarının besi hayvanlarında da saptanması bu etkenin halk sağlığı yönünden ciddi bir risk oluşturabileceği kaygısını doğurmuştur.
  • Öğe
    “1914 Kuşağı” Sanatçılarının Resimlerinde İstanbul İzleği (Teması)
    (Dumlupınar Üniversitesi, 2019) Pehlivan, Burcu
    Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet’in ilk yılları arasındaki geçiş sürecinde varlığını sürdürmüş olan ve Türk resim sanatı içerisinde “Çallı Kuşağı” ya da “Türk İzlenimcile ri” olarak da isimlendirilen “1914 Kuşağı”, Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi’ndeki resim eğitimlerinin ardından Paris’de Academie des Beaux Arts’a resim eğitimi almak üzere gönderilmiş , ancak Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile bu eğitimlerini yarıda bırakarak yurda geri dönmek durumunda kalmış olan sanatçı topluluğudur. 1914 yılına denk gelen bu geri dönüş tarihlerinden dolayı, Türk resim sanatı içerisinde “1914 Kuşağı Ressamları” ismini almışlardır. İbrahim Çallı, Namık İsmail, Nazmi Ziya Güran, H. Avni Lifij, Feyhaman Duran, Mehmet Ruhi Arel, Sami Yetik ve Ali Sami Boyar grubu oluşturan isimlerdir. Paris’te aldıkla rı resim eğitimi sonucunda akademik bir çizim yetkinliğine ulaşan bu sanatçılar, o yıllarda tanıştıkları İzlenimci resim anlayışından da etkilenmeleri ile resimlerinde desen sağlamlığının yanı sıra İzlenimciliğ in renkçi tavrına da eğilim göstermişlerdir. Bu eğilimleri, ülkeye dönüşleri ile birlikte manzara, portre, ölüdoğa gibi resim türlerinde kendilerine özgü bir biçem(üslup) ile vücut bulmuştur. Özellikle açık havada gerçekleştirdikleri manzara türü resimlerinde mekân olarak İstanbul ve çevresini seçmişlerdir. Açık havada tek seferde gerçekleştirdikleri küçük boyuttaki yağlıboya resimleri, sonrasında yaptıkları ayrıntılı çalışmalar ile İstanbul’un sokakları, evleri, tarihi yapıları, sahilleri ve boğaz görünümleri günün her saatinde, her haliyle “1914 Kuşağı” sanatçılarının en gözde konuları olmuştur. Geçmişte n günümüze birçok sanatçının resmine konu olan ve olmaya devam eden İstanbul teması, “1914 Kuşağı” sanatçılarının bakış açıları ve yorumları bağlamında plastik dille betimlenmiş ve belge niteliğin de sanatsal üretimler olarak günümüze miras kalmışlardır.
  • Öğe
    Gastronomi Sektörü Meslek Uzmanlarının Çalışanlardan Mesleki Beklentileri Ve Gastronomi Eğitimi İle İlgili Düşünceleri
    (Yasar University, 2020) Akmeşe, Kadriye Alev; Özata, Esat; Sormaz, Ümit
    Dinamik bir sektör olan turizm, hizmete dayalı ve sosyal yapısı ile etkileşim halinde olduğu birçok alt sektörü doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Küreselleşme ve gelişen teknoloji ile farkındalık düzeyi artan turistlerin talep ve beklentileri de değişkenlik göstermeye başlamıştır. Bu değişken talepleri karşısında turistlerin memnun olmalarını ve iyi bir tatil deneyimi edinmelerini sağlamak, yalnızca otellerin fiziki imkanları ile mümkün olmamaktadır. Nitelikli personel, misafir memnuniyeti için en önemli unsurlar arasındadır. Bu çalışmada, öncelikli olarak turizmin popüler türlerinden olan gastronomi sektöründeki meslek uzmanlarının gastronomi alanında çalışanlardan mesleki beklentileri ve bu beklentileri etkileyen unsurlar incelenmiştir. Aynı zamanda meslek uzmanlarının sektörün gereklilikleri doğrultusunda gastronomi eğitimi ile ilgili düşüncelerini ortaya koymak amacı ile yapılmıştır. Bu şekilde gastronomi alanında eğitim alan ve faaliyet gösteren bireylerin nitelikleri konusunda değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın örneklemi Türkiye’de İstanbul ilinde turizm işletmelerinin idari ofislerinde, yiyecek içecek bölümlerinde yönetici olarak çalışan ve ankete katılmak için gönüllü olan 407 meslek uzmanından oluşmaktadır. Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden olan anket veri toplama tekniği ile bilgi edinilmiştir. Veri analizi için “Frekans” ve “ANOVA” testleri yapılmıştır. Çalışma sonucunda, gastronomi sektörü meslek uzmanlarının sektör çalışanlarından beklentilerinin başında mesleki deneyime sahip olmaları ve gayretli olmalarının geldiği görülmüştür. Aynı zamanda çalışanların yiyecek ve içecekler konusunda mesleki bilgiye sahip olmaları önemlidir. Gastronomi sektörü meslek uzmanları, gastronomi ve mutfak sanatları bölümlerindeki eğitmenlerin reel sektöre ilişkin çok iyi bilgi sahibi olmadıklarına inanmaktadır. Ayrıca bu alanda eğitim alan öğrencilerin staj ve iş başında eğitimi almalarının kariyerleri için faydalı olacağını öngörmektedirler. Bu sonuçların ışığında, öğrencilere deneyim seviyelerini arttırmaları için staj olanakları ve iş başında eğitim kursları verilmesi önem taşımaktadır. Bu sayede öğrencilerin yiyecek-içecek kursları veya eğitimleriyle becerilerini geliştirmeleri konularında desteklenmeleri önerilmektedir. Aynı zamanda üniversitelerin gastronomi bölümlerinde istihdam edilecek öğretim üyelerinin, gastronomi endüstrisinde pratik bilgi, beceri ve deneyime sahip kişiler arasından seçilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Detection, Characterization and Antibiotic Susceptibility of Clostridioides (Clostridium) difficile in Meat Products
    (Korean Society for Food Science of Animal Resources, 2020) Hampikyan, Hamparsun; Muratoğlu, Karlo; Akkaya, Esra; Bingöl, Enver Barış; Çetin, Ömer; Çolak, Hilal
    Clostridioides (Clostridium) difficile is a Gram (+), anaerobic, spore forming, rod shaped bacterium that can produce toxin. The objective of this study is to reveal the presence of C. difficile in meat products, to analyze the ribotype diversity by PCR and to evaluate the antibiotic susceptibility of isolated strains. The organism was isolated in 22 out of 319 (6.9%) examined meat product samples and 9 out of 22 (40.9%) isolates were identified as RT027 and all isolates had the ability of toxin production. In terms of antibiotic susceptibility, all isolates were susceptive to amoxicillin-clavulanic acid, tetracycline and vancomycin and 21 (95.4%) isolates to metronidazole. On the other hand, imipenem and cefotaxim resistance was observed in all. In conclusion, the results of this comprehensive study conducted in Turkey deduced the presence of C. difficile in different meat products. Therefore, these products can be evaluated as a potential contamination source of C. difficile from animals to humans especially for elders, youngsters, long terms wide spectrum antibiotic used and immuno-suppressed individuals.
  • Öğe
    Characterisation And Antibiotic Susceptibility Profile Of Clostridioides (Clostridium) Difficile İsolated From Chicken Carcasses
    (Sciendo, 2020) Hampikyan, Hamparsun; Bingöl, Enver Barış; Muratoğlu, Karlo; Akkaya, Esra; Çetin, Ömer; Çolak, Hilal
    Introduction: Clostridioides (Clostridium) difficile is a Gram+, anaerobic, spore-forming, rod-shaped bacterium that can produce toxins, and it is mainly because its virulence is attributed. The objective of this study was to evaluate the presence of C. difficile and hyper virulent ribotypes in chicken carcasses and the antibiotic susceptibility of isolated strains. Material and Methods: C. difficile was isolated from chicken carcasses by microbiological methods, its ribotypes were identified by means of PCR, the toxin production ability was defined by ELISA, and the susceptibility of the isolates to selected antibiotics was determined by minimum inhibitory concentration evaluator strips. Results: The bacterium was isolated from 69 out of 185 (37.3%) examined chicken carcass samples, and six out of the 69 (8.7%) isolates were identified as ribotype 027. All isolates were susceptible to amoxicillin-clavulanic acid (100.0%), vancomycin (97.1%), metronidazole (88.4%), and tetracycline (95.7%), whereas they were resistant to cefotaxime (97.1%) and imipenem (89.9%). Conclusion: The results of this study demonstrate the presence of toxigenic C. difficile isolates such as ribotype 027 (one of the most common causes of C. difficile infection in humans) in chicken carcasses. Although there is no case for stating that C. difficile is a food-borne pathogen, the presence of C. difficile in chicken may be considered to be a potential risk to consumers.
  • Öğe
    Cultural Aspect Closeness Between The Countries That Watch Turkish Tv Series
    (Uluslararası Balkan Üniversitesi, 2016) Özkoçak, Yelda
    Television, which makes the world into a global village, can be placed within local, national and global relations while providing individuals with conversation topics of common interest. According to the point of view that supports the cultural effects, television makes individuals, masses and societies close to one another. In this regard, “one world’’ culture approach is attributed to observations on communication, transportation and trade improvements. A different point of view supports the idea that television doesn’t have the same effect on every society. Because cultural interaction differs from society to society and according to the social environment people are in economical situation and cultural background. Gerard Hendrik Hofstede (1983) who has works on national and institutional intercultural interactions pointed in his works that national and regional cultural grouping have effects on the behaviors of societies. When these interactions are taken into consideration, it is thought that foreign countries, which export TV serials, might take cultural aspect into consideration while making their preferences. Because it is a highly likely that individuals will get affected from these productions and find it close to themselves. In this sense, it was aimed to show the similarities between the countries that watch Turkish TV serials and Turkey’s national culture aspects. 75 countries to which TV serials are exported will be evaluated according to four aspects (Power Distance (PDI), Individualism versus Collectivism (IDV), Masculinity versus Femininity (MAS), Uncertainty Avoidance (UAI)), which Hofstede suggests belongs to culture and cultural aspect closeness between the countries that watch Turkish TV series are examined.
  • Öğe
    Osmanlı Mutfağının Yemek, Fiyat, Mekân ve Ekonomik Bakımdan Değerlendirilmesi: İstanbul Örneği = Evaluation of Ottoman Cuisine in Terms of Food, Price, Space and Economy: Istanbul Example
    (Ankara Hacı Bayram Veli University, 2018) Akkaya, Ayşenur; Bayrakçı, Selman; Özcan, Ceyhun Can
    Araştırmanın amacı Osmanlı mutfağı konseptli restoranları yemek, fiyat, mekân bakımdan değerlendirmek için müşterilerin ve işletme sahiplerinin görüşlerini almak, yemek kültürünün gelişimine ve Türkiye ekonomisine sağladığı katkıları ortaya çıkarmaktır. Bu araştırma, Osmanlı dönemine ait yemeklerin günümüz restoranlarında ne düzeyde yapıldığının ölçülmesi ve Osmanlı mutfağı konseptli restoranlarının müşterilerin ve işletme sahiplerinin gözünden değerlendirilmesi bakımından önem arz etmektedir. Araştırmada öncelikle literatür taraması yapılmış ve Osmanlı mutfağı kavramı açıklanmıştır. Ardından restoranlarda yemek, fiyat ve mekân konusu üzerinde durulmuştur. Araştırmada yöntem olarak İstanbul’daki Osmanlı mutfağı konseptli restoranlar incelenerek yarı yapılandırılmış form hazırlanmış ve nitel araştırma yöntemlerinden derinlemesine mülakat tekniği kullanılarak müşterilere ve işletme sahiplerine sorular sorulmuştur. Elde edilen bulgulara göre; Osmanlı mutfağı konseptli restoranlara giden müşteriler menülerde yer alan yemekleri yetersiz fakat lezzet ve hijyen bakımından yeterli bulmuşlardır. Bununla birlikte emekfiyat oranını makul bulmamışlar; fakat fiyat-mekân oranını makul bulmuşlardır. Bir diğer sonuca göre Osmanlı mutfağı konseptli restoranların, gastronomi alanında yapılan aktivitelerin, satılan yemek kitaplarının, televizyonun, yemek programlarının ve dergilerin ülke ekonomisine katkı sağladığı görülmektedir.
  • Öğe
    Digitalized Memory, Forgetting And The Loss Of Social Memory
    (Yakın Doğu Üniversitesi, 2013) Koçak, Dilek Özhan; Koçak, Orhan Kemal
    A group can be sure about its identity by remembering its history and refreshing the “figures of memory” in its mind. These social identities become the objects of non-daily ritual communication. Rituals and ceremonies with their regular repetitions help in transmitting and transfering the information which protect the identities; thus they undertake in reproducing the cultural identities. Rituals guarantee the temporal and spatial togetherness of a group. Although digital media technologies provide in storing the experiences and the events cheaply and easily, “datas”, which are detached and disconnected from each other and lack of temporality and spatility (lack of monuments and memoriable), they remain insufficient in providing or maintaining social memory and identity. In addition, taking into account that in order to remember something one must inevitably forget, it won’t be wrong to assert that social memory corresponds to elimination and generalization. However, who decides the elimination of all these datas in digital world and how this elimination is done or will be done? Time and memory disappear with digital culture as a kind of irrational overage. Forgetfulness is managed by an unshakable idea of progress. As Adorno and Horkheimer mentioned “all reification is a forgetting”. Since the past is forgotten, present can prevail without objection. The only way to overcome with it is to remember.
  • Öğe
    Use of Global Distance Education Program in Educational Goals of Airline
    (ScienceDirect, 2015) Paksoy, Perihan
    Recently there has been an explosive growth in online distance learning which is rapidly transforming traditional learning habits with the more recent ones that uses the latest technology. As establishments nowadays are conscious of the necessity for being more integrative and innovative compared to the past, they question about the need to change management mentality in order to survive in a competitive market. Perceiving human as a value and an important valuable asset, directors of organizations look for the ways of changing of qualifications in workforce. To be able to accomplish this change, they need to alter the organization’s training applications to ensure their own survival. Today, organizations tend to improve and gain from the managers out of their own resources by different approaches. As time and financial resources are restricted the newest technologies help them in succeeding this aim. Global distance education is one of the easiest supporters in this regard. In this study the historical developments of Turkish airlines (THY) are succinctly reviewed. Followed by the current position of global distance education in THY is to be highlighted. In this context, Turkish Airlines (THY) and Management Trainee Program of THY are taken as sample. “Harvard ManageMentor” (HMM) is being used for training purposes in Turkish Airlines and the researcher has aimed to explain how this program is being implemented in Turkish Airlines in detail and how the Harvard ManageMentor program corresponds to the needs of THY educational goals. It was concluded that HarvardManage Mentor supported the educational priorities of THY and e-learning programs by time saving and efficiency. Additionally THY educational goals were found to be in harmony with HMM. For further research, the staff of THY whom has been trained under HarvardManage Mentor, could be polled by online surveys. Based on surveys filled out, the results can be used for further discussions and probings.
  • Öğe
    İstanbul Marmaray Raylı İstasyonlarının Bilgilendirme Tasarımlarının Kullanıcı Görüşleri Açısından Değerlendirilmesi
    (Sanat Dergisi, 2018) Mert, Omur; Gezer, Ulku
    Şehirlerin büyümesi ve gelişmesi ile ulaşım daha karmaşık bir yapı haline gelmektedir. Büyüyen şehirlerde toplu taşıma araçlarını kullanmak ve bir yerden başka bir yere ulaşmak önemli bir hale geldikçe, gidilecek yer ve mevcut alan içinde bilgi ihtiyacı bir o kadar önemli bir hale gelmektedir. Bilgilendirme tasarımları bu karmaşık bilgi yığınlarını daha anlaşılır ve bilgi verici özellikleri açısından önemli bir konum haline gelmektedir. Grafik tasarım alanı haricinde birçok disiplini içinde barındıran bilgilendirme tasarımları, toplu taşıma araçlarını kullananlar açısından bir hayli önem arz etmektedir. Bu çalışmada bilgilendirme uygulama alanlarından biri olan Yönlendirme ve İşaretleme Tasarımının (Wayfinding & Signage Design) ülkemizde bulunan raylı sistem hatlarındaki önemine dikkat çekmek amaçlanmıştır. Bu araştırma, İstanbul raylı sistem hatlarından birisi olan Marmaray istastasyonlarında yer alan bilgilendirme tasarımı ürünlerini kapsamaktadır. Bu bağlamda Marmaray istasyonlarında yer alan bilgilendirme tasarımlarının günümüz durumlarını ortaya çıkarmak ve değerlendirmek amacı ile 16 soruluk bir anket yapılmıştır. Yapılan anket 350 (üç yüz elli) kullanıcıya ulaşarak değerlendirilmiştir, yüzde ve frekansları alınarak konu hakkında yorumlar yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda yapılan anket sonuçları değerlendirilerek Marmaray istasyonları içerisinde bulunan bilgilendirme tasarımlarının kurumsal kimlik kapsamında olması gerektiği öneri olarak sunulmuştur.
  • Öğe
    Damaged Landscapes: The Role of Photography and the Challenge of the Beautiful Image
    (Medeniyet Sanat Dergisi, 2018) Makal Fairclough, Çeyiz
    Landscape photography was initially inspired by landscape painting and concepts of the ‘picturesque’ and the ‘sublime’. It has existed since the invention of the camera and remains a distinctive photographic genre to this day. This paper explores the role of photography in society, especially in highlighting conservation issues. It draws attention to theories underpinning landscape photography and the challenges around realism and authenticity on the one hand and beauty on the other. The author draws on the work of seminal landscape photographers from the nineteenth century to the present day to show how they have responded to these challenges. The author argues that, as we move into an age of unprecedented and catastrophic, man-made damage to the environment, the role of the landscape photographer has become increasingly important. This paper draws attention to the paradox of making beautiful images from damaged or ugly landscapes and raises questions about the potential impact of such images on those who view them. It argues that the concept of the ‘sublime’, developed by Edmund Burke in the eighteenth century, remains equally valid today. The author focuses also on the responsibilities of the photographer to create images that convey meaning and argues that this can only be achieved through a deep knowledge of the landscape and spending a long time working in the field.
  • Öğe
    Cumhuriyet Döneminin Türk Kimliğininin, Cumhuriyet İdeolojisinin Oluştuğu (1923-1950) Yılları Arasında Üretilen Resimler Üzerinden Analizi
    (Atatürk Üniversitesi, 2012) Papila, Aytül
    Türk toplumunun Cumhuriyet döneminde geçirdiği büyük değişim, bireysel ve toplumsal kimlikleri değiştirdiği gibi, sanatsal olarak da yeni ifade biçimlerini ortaya çıkarmıştır. Bu değişimin dayandığı temel, Türk modernleşmesinin bir aşaması olan Cumhuriyet döneminin ideolojisidir. Cumhuriyet ideolojisinin hedeflediği Batılılaşma, Türk toplumunun tüm kademelerini etkilemiş ve dönüştürmüştür. Bu makalede, Cumhuriyet ideolojisinin oluşum ve yaşama geçiş aşaması olan 1923- 1950 yılları arasında üretilen resimler üzerinden Türk toplumunun bireysel ve toplumsal kimlikleri irdelenecektir.
  • Öğe
    Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma Döneminde Resim Sanatının Ortaya Çıkışı ve Osmanlı Kimliğinin Resimsel Anlatımı
    (Gazi Üniversitesi, 2008) Papila, Aytül
    Sanat, bireysel ve toplumsal kimliklerin ifade araçlarından biridir. Toplumsal değişim süreçlerinde bazı kimlikler ortadan kalkarken, yeni kimlikler ortaya çıkar. Bu yazı, Osmanlı Batılılaşmasının başladığı 18. yüzyıldan, Cumhuriyet dönemine kadar üretilen figüratif resimler üzerinden Osmanlı toplumunun bireysel ve toplumsal kimliklerinin irdelenmesini amaçlamaktadır. Ressamların kendilerini ve toplumlarını anlatırken kulllandıkları üslup ve imgelerin anlamları üzerinde durulacaktır.