Yazar "Uğur, Gökhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dünden bugüne anarşizm ve anarşizmin çözmesi gereken sorunlar(2010) Uğur, GökhanBu çalışmanın temel varsayımı Bolşevik İhtilali’nin gerçekleşmesiyle 19. yüzyıl boyunca radikal solun merkezinde yer alan anarşizmin bir durgunluk evresine girdiği ve Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla oluşan siyasi ortamda anarşizmin kendisine yeni bir yaşam sahası bulduğudur. 1871 Paris Komünü’nde yaşanan başarısızlıkla umutsuzluğa kapılan anarşistler şiddete başvurmuşlardır ve özellikle Soğuk Savaş’ın başlamasıyla beliren politik yapıda anarşizm gerçekçi gözükmekten uzaklaşmıştır. Bu ve benzeri sebeplerden ötürü anarşizm rasyonel olmaktan uzak, yıkıcı bir eğilim olarak algılanmıştır. Sovyetler Birliği’nin yıkılışı anarşistlerin önüne yeni kapılar açmıştır. Önyargılarla mücadele etmek zorunda kalan günümüz anarşistleri, anarşizmin merkezinde yer alan insan doğasının iyiliğine, baskının olmadığı bir dünyada yaşamanın öncelikli hedef olduğuna ve ahlâkî gelişmeye dayanan bir hayata verilen öneme dair görüşlerini tam olarak ifade edememişlerdir. Gelinen noktada anarşizmin temel başarısızlığının bu olduğu söylenebilir. Bu görüşlerimizi detaylandırmak amacıyla çalışmamız anarşizmi “Klasik Anarşizm” ve “Yeni Anarşizm” şeklinde ikiye ayırarak incelemektedir. “Yeni Anarşizm”i “Klasik Anarşizm”den ayıran en net farklılık günümüz anarşizminin post-yapısalcılığın anarşist harekete kattığı kazanımlar ile mücadeleyi tek bir sahada değil yaşamın her alanında görmesidir.Öğe Marilyn Monroe: Cinselliğin masumiyeti(2011) Uğur, GökhanAmerika Birleşik Devletlerinde yıldız oyuncu sistemine geçiş kademeli bir şekilde gerçekleşmiştir. Filmlerde adları bilinmeyen ilk dönem oyuncuları zamanla tanınmaya başlamıştır ancak izleyicilerin onlara ilişkin bilgileri filmlerle sınırlıdır. Bu durum ise izleyiciyle oyuncu arasında özdeşlik kurulmasına ve izleyicilerin onların profesyonel yaşamlarıyla daha fazla ilgilenmesine sebep olur. Yıldız oyuncuların günümüzdeki anlamıyla ortaya çıkışı ise izleyicilerin onların sadece profesyonel yaşamlarına değil, özel yaşamlarına da ilgi duymasıyla gerçekleşir. Bu aşamadan sonra filmler yıldız oyuncunun imgesini kullanarak ideolojik bir boyut kazanır. Yıldız oyuncuları izleyenler sadece onların bedenini görmezler aynı zamanda onların değerlerini de tüketirler. Çalışma kapsamında yıldız oyuncunun işlevlerinin neler olduğu, yıldızlarla izleyiciler arasındaki özdeşliğin nasıl kurulduğu, yıldız oyuncu imgesinin yaratılmasında izlenen yöntemlerin neler olduğu sorularına cevap verildikten sonra Marilyn Monroe’nun temsil ettiği değerler açıklanacaktır. Cinsellik 1950’lerin ve 1960’ların Amerika Birleşik Devletleri’nde en çok tartışılan konudur. Bu dönemde cinselliğe bakış açısındaki dönüşümler Marilyn Monroe’nun temsil ettiği değerlerle örtüşür. Bu döneme kadar cinsellik kamusal alanda tartışılmayan bir konuyken, Playboy dergisinin yayınlanmasına koşut olarak doğal bir unsur olarak algılanmaya başlar. Cinsellik ve saflık gibi bu döneme kadar zıt olduğu düşünülen iki kavram ise Marilyn Monroe’nun kişiliğinde beraber, uyum içinde yer alır. Marilyn Monroe bir yıldız olarak kendi kişiliğinde cinselliğin masumiyetini temsil eder.Öğe Yeni Tayvan sineması: Hüzün Şehri'ne ( BEİ QİNG CHENG SHİ ) Genel bir bakış(2010) Uğur, GökhanModernleşme kimileri için kolonyalist faaliyetlerin meşrulaştırma yöntemlerinden biridir. Yine de genel olarak baktığımızda her ulusun kendine has bir modernleşme tecrübesine sahip olduğu görülmektedir. Batılı kimi değerler benimsenirken, her ülke özgün niteliklerini modernleşme sürecine dâhil etmektedir. Yüzyıllar boyunca gerek Batılı gerekse Doğulu ülkelerin hakimiyeti altında bulunmuş Tayvan da kendine has bir modernleşme yolu çizmiştir. Bu özgün modernleşmenin en net yansıması Yeni Tayvan Sineması’nda görülmektedir. 1980’li yıllardan itibaren ortaya çıkan genç Tayvanlı yönetmenler bu ülkenin çalkantılı ve sıkıntılı siyasi tarihini mercek altına almış, modernleşmenin doğurduğu kimi sorunları modern bir anlatım diliyle işlemiştir. Bu yönetmenler içinde en tanınmış olanı ise adını Hüzün Şehri (Bei Qing Cheng Shi) filmiyle duyurmuş olan Hou Hsiao-Hsien’ dir. Bu filmde yönetmen Tayvan’ın siyasi tarihinde bir dönüm noktası olan 28 Şubat Vakıası’na değinmiştir. Hüzün Şehri filmi Tayvan’ın siyasi tarihinden bir kesiti bizlere filmin karakterlerine yüklediği anlamlar üzerinden verir. Film Tayvan tarihinin en kanlı dönemini şiddet içerikli görüntüleri yansıtmadan ancak daima bu görüntülerin kıyısında durarak özetler.