Yazar "Koçak, Dilek Özhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Batı edebiyatında muhayyel bir şehir : Edmondo de Amicis 'in İstanbul'u(2013) Koçak, Dilek Özhan; Koçak, Orhan Kemalİtalyan seyyah Edmondo De Amicis ilk kez 1874te İstanbula geldiğinde, yalnızca İstanbul değil, başta Paris olmak üzere dünyanın pek çok kenti bir yeniden yapım ve modernizasyon süreci geçirmekteydi. Ancak İstanbulun yeniden yapımı yalnızca Galata/Pera bölgesinde gözlemlenebildiğinden, İstanbul bir Batı şehrinden çok, halen bir Doğu şehrinin izlerini taşımaktaydı. De Amicis, sisler altında kalan, bu nedenle ayrıntıları fark edilemeyen İstanbul ile ilk karşılaştığında, önce bir hayranlık duymuş; fakat sisin dağılmasıyla bu hayranlık yerini büyük bir şaşkınlığa bırakmıştır. Şaşırmasının ve hayal kırıklığına uğramasının nedeni bu yoğun sisin aynı zamanda De Amicisden önce İstanbulu tasvir eden yazar ve ressamların kurguladığı bir mülemma ve muhayyel bir şehir imgesi olmasıdır. De Amicis seyahatnamesinde Batı gözüyle kurgulanmış hayali İstanbulun katmanlarını aralamaya ve zengin çeşitliliği ve boyutuyla İstanbulu tasvir etmeye ve anlatmaya başlar. Fakat bunu yaparken, yine de kalıplaşmış Batılı çerçeveleri kullanmaktan kendini alıkoyamaz, çünkü şahit olduğu İstanbul ile yürekten bağlı olduğu şehrin muhayyel varlığı bir arada ve birbirinden ayrılmaz olarak durmaktadır. Bununla birlikte diğer Batılı seyyahlardan farklı olarak De Amicis, kendisinin de kurtulamadığı oryantalist çerçeveyi yıkmaya çalışmıştır. 1990larda, yaklaşık yüz yıl sonra Umberto Eco, tıpkı De Amicis gibi uzun yıllar gitmeyi ertelediği İstanbul hakkında yazarken, kendine fotoğraf, resim, gravür, hikaye ve eski haritalar ile De Amicisin seyahatnamesini rehber olarak almış ve İstanbula onun gözleriyle bakarken, bir şehrin hiçbir zaman silinemeyen ve birbirinden ayırt edilemeyen hayal ve gerçek katmanlarından meydana geldiğini, bize bir kez daha göstermiştir.Öğe Digitalized memory, forgetting and the loss of social memory(2013) Koçak, Orhan Kemal; Koçak, Dilek ÖzhanBir grup tarihini hatırlayarak, kökenine ait hatırlama figürlerini belleğinde canlandırarak kimli- ğinden emin olur. Bu toplumsal kimlikler gündelik olmayan törensel iletişimin nesnesini oluştu- rurlar. Bayramlar ve ritüeller, düzenli tekrarları ile kimliği koruyan bilginin iletilmesi ve devre- dilmesini, böylece kültürel kimliğin yeniden üretimini üstlenirler. Ritüel, grubun zamansal ve me- kânsal birlikteliğini garanti eder. Dijital medya teknolojileri olayların ve deneyimlerin kolayca ve ucuza depolanması olanağı sunsa da, veriler birbirlerinden kopuk ve bağlantısız ve zamansallık ve mekânsallıktan yoksun olmala- rıyla (anıtlar ve kalıcı şeylerden yoksunluk) toplumsal belleğin ve kimliğin devamını sağlamakta ya da muhafaza etmekte yetersiz kalırlar. Bunun yanı sıra hatırlamak için unutmanın şart olduğu göz önüne alındığında, toplumsal hafızanın aynı zamanda ayıklamak ve genelleştirmeye karşılık geldiğini söylemek yanlış olmaz. Peki, bunca verinin bir arada bulunduğu dijital dünyada bu ele- meye kim karar verecek ve bu eleme nasıl yapılmakta ya da yapılacak? Dijital kültürle birlikte zaman ve bellek bir çeşit akıldışı fazlalık olarak yok olmaktadır. Unutkan- lık sarsılmaz bir ilerleme inancı tarafından yönetilmektedir. Adorno ve Horkheimer’ın ifadesiyle aslında “bütün şeyleşme, bir unutmadır”. Geçmiş unutulduğu için itirazla karşılaşılmaksızın hü- küm sürer. Bunu aşmak ancak hatırlamakla mümkündür.