Yazar "Cankurt, Ezgi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cinsel Yönelime İlişkin Yaşam Tarzına Müdahalenin TCK Bakımından Değerlendirilmesi(Beykent Üniversitesi, 2017) Cankurt, EzgiMevzuatımızda cinsel kimlik yahut cinsel yönelime yönelik nefret saikiyle gerçekleştirilen şiddet fiillerine yönelik özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak cinsel kimlik yahut cinsel yönelime yönelik nefret saikiyle gerçekleştirilen şiddet davranışları - madde metninde nefret saikiyle bu suçun işlenmesi aranmadığını da belirterek- TCK m.115/3 kapsamında cezalandırılabilir. Hiç kimse kendi ahlaki anlayışını ve hayat görüşünü bir başkasına zorla dayatma hakkına sahip değildir. Herkesin anayasada yer alan temel hakları ve yükümlülükleri vardır. Bireyler, doğumdaki cinsiyetlerine uygun yaşamak zorunda değildir ve benimsediği cinsiyetini, dış görünüş ve yaşam tarzı çerçevesinde yaşaması, bu bireylerin anayasal hakkıdır. Kaldı ki; Türk Ceza Kanunu (TCK) m.115/3 kapsamında düzenlenen suç tipi ile bireyin kendi kaderini tayin hakkı kapsamında yaşamını şekillendirebilme hakkı ve insan onuru da korunmaktadırÖğe Denetimli Serbestlik(Beykent Üniversitesi, 2016) Cihan, Erol; Cankurt, Ezgi; Kitapcioglu, TulayTürk Hukuku bakımından Denetimli Serbestlik Tedbiri; suçtan zarar gören kişileri ve suç isnadı altında bulunan kişilerin topluma kazandırılması sürecinde yardımcı alternatif bir kurumdur. Kanunumuzda bir yaptırım olarak düzenlenmemiştir. İki izlilik ilkesi gereğince, güvenlik tedbirleri ve cezalarla birlikte uygulanabileceği gibi ayrı ayrı da uygulanabilmektedir. Fakat ceza ilişkisini düşüren bir kurum niteliğinde de değerlendirilmemelidir. Denetimli Serbestlik Tedbiri, özünde insan onuruna saygı ilkesini barındırmaktadır. Ceza Hukukunun “ultima ratio” (son çare) karakterini uygulanabilir kılar. Denetimli Serbestlik Tedbiri, kişileri rehabilite etmeyi hedefleyen ve onlara ceza adaletinin tanıdığı ikinci şans sayesinde suçluluk ile mücadele amacı taşıyan yardımcı bir kurumdur. Özünde bir yaptırım değildir. Bu nedenle dayandığı temel ilkeleri farklıdır. Toplumsal barışa, suçlu bireylerin yeniden topluma kazandırılmasına hizmet eder.Öğe Öğe Kişinin Hatırasına Hakaret Suçu (TCK m.130)(Beykent Üniversitesi, 2015) Cankurt, Ezgi5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 130. maddesinde iki suç cezalandırılmaktadır: Bunlardan biri “ölünün hatırasına hakaret”, diğeri ise “ölüyü tahkir”dir. 5237 sayılı TCK’nın 130. maddesi ile korunan hukuki değer, kişinin şerefi yerine ölmüş kimsenin hatırasıdır. Bir kimsenin şerefine ölümünden sonra herhangi bir saldırı gerçekleştirilemez, çünkü kişinin şerefi ölümle sona ermektedir. Şeref, kişilikle bağlantılıdır. 5237 sayılı TCK’nın 130/1 maddesine göre; bir kimse en az üç kişiyle ihtilat ederek ölmüş kimsenin hatırasına hakaret ederse, hakaret cezalandırılacaktır. İhtilat; toplu yahut dağınık en az üç kişiyle iletişim halinde gerçekleştirilebilir. Eğer hakaret aleni işlenirse, altıda bir oranında arttırılacaktır. 5237 sayılı TCK’nın 130/2 maddesine göre; ölmüş kimsenin cesedi veya kemiklerinin alınması yahut ölmüş kimsenin cesedi veya kemiklerine yönelik tahkir edici fiillerin gerçekleştirilmesi durumunda suç oluşacaktır.Öğe TCK Bakımından Silah Kavramı(Beykent Üniversitesi, 2016) Cankurt, EzgiSilah kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun tanımlar maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde esasında özel hükümlerin genel teorisi olarak da değerlendirilebilir. TCK m. 6/1f bakımından silah sınırlı sayıda düzenlenmemiştir, saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli her şey olarak kabul edilebilecektir.Öğe Yağma Suçu ve Cebir Kavramı(Beykent Üniversitesi, 2015) Cankurt, Ezgi5237 sayılı TCK’nın 148. maddesinin 3. fıkrasında; mağdurun, herhangi bir vasıta kullanılması sonucunda kendisini bilemeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi cebir sayılmıştır. Bu özel düzenlemenin varlığı, cebrin unsur teşkil ettiği suçlar bakımından bu varsayımın uygulanıp uygulanmayacağı hususunda net bir cevap vermemektedir. Fakat Cebir Suçunun düzenlendiği TCK m.108’de de açıkça bir sınırlandırma yapılmamıştır. Söz konusu husus sadece madde gerekçesinde açıklanmıştır. Kanımızca, genel hükümlerde tanımlayıcı bir norm bulunması tereddütleri ortadan kaldıracaktır. Mevcut düzenleme ile, cebrin ayrı bir unsur olarak madde metninde yer aldığı suçlar bakımından; mağdurun direncini kıran her şey, cebir sayılmalıdır.