Yazar "Onur, Duygu Atalay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 244 http://www.millifolklor.com OYA ÖRÜCÜLÜĞÜNÜN NESİLLER ARASI AKTARIMININ SAĞLANMASINDA KURUMSAL VE KOLEKTİF TASARIM KÜLTÜRÜNÜN ROLÜ(2020) Onur, Duygu AtalayEl sanatları insanlık tarihi kadar eskidir ve bizleri dünya üzerindeki diğer tüm canlılardan ayıran yegane özelliklerimizden olan yaratıcılığımızın dışavurumudur. El sanatı ürünleri belirli kültürel dünyaların yansıma- larıdır; çünkü her toplum üzerlerinde kendi izini bırakır. Doğdukları kültürlerden beslenirken aynı zamanda o kültürü zenginleştiren ve yeni anlamlar üreten varlıklardır. İğne, tığ veya mekik gibi araçlar ve ipek ipliklerin kullanımıyla üretilen oya örücülüğü de Türk halk kültürü için oldukça önemli bir yere sahiptir. Oyalar sözsüz iletişim araçları olarak görev yaparken birlikteliğe ve kolektif üretime de işaret ederler. Ancak, küresel ekonomi politikalarının benimsenmesi, endüstriyel üretimin artması, köylerden kentlere göç edilmesi ve özellikle son kırk yılda değişen toplumsal yapı ile oya işleme kültürü büyük çoğunlukla kırsal kesimle kısıtlı kalmıştır. Kentli ve eğitimli kadınların bu sanata olan ilgisi azalmaktadır. Kentlilerin oya üretmeye olan ilgisi azalırken oyalı ürünleri kullanmaya istekli oldukları gözlemlenmektedir. Bunda rol oynayan etmen ise son yıllarda tasarım kültürü ile geleneksel oya örücülüğünün birleşmesidir. Oya örücülüğüne karşı ilginin kaybolmasını önlemek ve birlikte üretim kültürünün devamlılığını sağlamak konusunda Türkiye’de üç önemli yapı bulunmaktadır; top- lumsal birlikteliğe ve üretime vurgu yapan üretici kooperatifler, kurumsal tasarım markaları ve üreticiler tara- fından yaratılan çevrimiçi siteler. Makalenin amacı, bu yapıları incelemek ve kültürel miraslarımızından oyala- rın geleceğe aktarımları konusundaki yeterliliklerini tartışmaya açmaktır. Öncelikle oyalar üzerine literatür ta- raması yapılmıştır. Ardından kooperatifler, tasarım markaları ve çevrimiçi platformları incelemek için her bir kategoriden üçer örnek seçilmiştir. Oyalarla ilgili durum analizi yapabilmek için kooperatif yöneticileri, çalı- şanları ve tasarım firmalarından yetkililerle birebir görüşme ve röportajlar yapılmıştır. Çevrimiçi platformların oya öğrenimini desteklemekteki etkinliklerini ölçmek içinse beş kişiden oluşan bir grupla durum incelemesi yapılmıştır. Bu çalışmayı şimdiye kadar alanda yapılan diğer çalışmalardan ayıran özellik ise konuyu oya örü- cülüğünün bugün ve gelecekteki durumuna dikkat çekerek güncel tasarım kültürü arasında kurulan bağ üzerin- den incelemesidir. Böylece oya kültürünün 21. yüzyıla özgü bir biçimde nasıl bir değişim geçirdiği ortaya ko- yulmuştur. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara göre kooperatifler ve tasarım markaları istihdama, ürünlerin daha profesyonelce pazarlanmasına, markalaşmaya, kadınların örgütlü bir biçimde üretmesine ve bu neticede oya örücülüğünün “boş zaman değerlendirme aktivitesi” olmak yerine profesyonel bir tasarım-üretim sürecine dönüşerek meslekleşmesine katkıda bulunmaktadır. Tasarım markaları, üreticilerin tasarımcılarla işbirliği yap- malarını teşvik ederek iletişimi kuvvetlendirirken kooperatifler kadınları bir çatı altına toplayarak farklı sınıf- lardan kişiler arasında hem etkileşim yaratmakta hem de sosyal bağları kuvvetlendirmektedir. Ayrıca tasarım sayesinde oyalı ürünler fonksiyonellik kazanarak daha önce olmayan yeni kullanım biçimleri geliştirilmektedir.Öğe GİYİLEBİLİR SANAT AKIMI VE KADIN SANATÇILARIN ETKİLERİ(Akdeniz Üniversitesi, 2020) Onur, Duygu AtalayGiyilebilir sanat akımı, kadın hareketinin ivme kazandığı ve sanat dünyasında varlık göstermeye başladıkları bir dönem olan 1960’ların sonu ve 1970’lerde gelişmiştir. Merkezinde giysi olan akımda kadın sanatçıların önemli bir bölümü sanata hâkim erkek egemen yapının yarattığı sanatsal normlara meydan okumuştur. Hedefleri, ‘kadın işi’ ya da ‘düşük sanat’ olarak kabul edilen yaratıların değerini yükseltmektir. Sanatın tual ile sınırlandırıldığı genel inanca karşı çıkarak bedeni ve giysiyi görsel imgelemi sergilemek ve canlandırmak için bir mecra olarak kullanmışlardır. Bu çalışmanın amacı 1970’lerden günümüze dek süregelen giyilebilir sanat akımının gelişimini incelemek, akımdaki kadın egemenliğinin nedenselliğini ortaya koymak ve uygulanan yöntemleri sınıflandırarak akımın karakteristik özelliklerinin altını çizmektir. Harekette erkek sanatçılar da yer almış olsa da sayıca kadınların belirgin bir üstünlüğü vardır ve bu makalede özellikle kadın sanatçıların işlerine odaklanılmıştır. Çalışma, yöntem olarak literatür taramasına dayanmaktadır.Öğe Integrating Circular Economy, Collaboration and Craft Practice in Fashion Design Education in Developing Countries: A Case from Turkey(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2020) Onur, Duygu AtalayThe necessity to challenge the linear economic model of the fashion industry generated a revolution within the sector. The circular economy and the slow fashion movement have revealed that the industry cannot continue with the existing methods that threaten the world's limited resources. This study asserts that design education can be used as an essential tool for creating an ethical fashion system when its ideology is reinforced by responsible individuals. Therefore, the objective of this article is to explore how design education can be recontextualized to generate a social change, stimulate collective production, and question the notion of novelty. It provides a comprehensive account of generating alternative ways of learning and designing, through upcycling, craft, and collaboration in developing countries. The article is composed of two key sections, which are the literature review and a case study that hinges on a design collaboration of fashion design students with a local women's cooperative. Over a year, the participants were interviewed to observe the extent to which they incorporated the notions gained through their experience into their design practice. The results revealed a noticeable change in the students' approaches toward material usage and design methodology.Öğe Moda Tasarımında Döngüsel Ekonomi Kavramı Ve Farklı Tasarım Seviyelerinde Benimsenen Stratejiler(Anadolu Üniversitesi, 2020) Onur, Duygu AtalayModa endu¨strisi, Sanayi Devrimi’nden bu yana giysi tu¨ketiminin her sınıf ic¸in daha demokratik olabilecegˆi bir ekonomik yapı yaratmıs¸tır. Ancak bu yapı beraberinde insan ve c¸evre u¨zerinde olumsuz etki yaratan bir sistemin olus¸umunu da getirmis¸tir. Al-kullan-at tarzı tu¨ketim alıs¸kanlıgˆını dayatan bu yapı dogˆrusal bir sistemdir ve son 15 yıldır bu sistem yerine Do¨ngu¨sel Ekonomi modeline gec¸is¸ o¨zellikle de gelis¸mis¸ u¨lkeler tarafından tartıs¸ılmakta ve Avrupa Birligˆi ic¸erisinde bu modeli benimsemeye yo¨nelik protokoller imzalanmaktadır. Do¨ngu¨sel Ekonomi kavramı kapalı do¨ngu¨ sistemine is¸aret eder. Zaten sistemin ic¸ine girmis¸ olan u¨ru¨n, malzeme ve kaynakların sahip oldukları degˆerlerin sistemde olabildigˆince uzun su¨re kalmasını hedefleyen bir sistemdir. Bu makalenin amacı yakın gelecekte moda endu¨strisinin bas¸lıca u¨retim yo¨ntemlerinden biri olacak bu kavramın gelis¸im su¨recini incelemek ve ortaya c¸ıkan yeni tasarım ve u¨retim stratejilerini tartıs¸maktır. Aras¸tırma, Tu¨rkiye ve yurtdıs¸ından moda sekto¨ru¨ndeki farklı pazar seviyelerinden o¨rneklerin incelenmesine dayanmaktadır. C¸alıs¸mada hem var olan pazar seviyelerine bakılmıs¸ hem de Do¨ngu¨sel Ekonomi kavramının yarattıgˆı yeni pazar seviyelerinde benimsenen stratejiler ortaya konmus¸tur. Yo¨ntem olarak literatu¨r taramasına dayalı bir aras¸tırma yapılmıs¸ ve literatu¨rde o¨ne c¸ıkan kavramlar vaka incelemeleriyle o¨rneklenmis¸tir.Öğe Oya Örücülüğünün Nesiller Arası Aktarımının Sağlanmasında Kurumsal ve Kolektif Tasarım Kültürünün Rolü(Geleneksel Yayıncılık, 2020) Onur, Duygu AtalayEl sanatları insanlık tarihi kadar eskidir ve bizleri dünya üzerindeki diğer tüm canlılardan ayıran yegane özelliklerimizden olan yaratıcılığımızın dışavurumudur. El sanatı ürünleri belirli kültürel dünyaların yansımalarıdır; çünkü her toplum üzerlerinde kendi izini bırakır. Doğdukları kültürlerden beslenirken aynı zamanda o kültürü zenginleştiren ve yeni anlamlar üreten varlıklardır. İğne, tığ veya mekik gibi araçlar ve ipek ipliklerin kullanımıyla üretilen oya örücülüğü de Türk halk kültürü için oldukça önemli bir yere sahiptir. Oyalar sözsüz iletişim araçları olarak görev yaparken birlikteliğe ve kolektif üretime de işaret ederler. Ancak, küresel ekonomi politikalarının benimsenmesi, endüstriyel üretimin artması, köylerden kentlere göç edilmesi ve özellikle son kırk yılda değişen toplumsal yapı ile oya işleme kültürü büyük çoğunlukla kırsal kesimle kısıtlı kalmıştır. Kentli ve eğitimli kadınların bu sanata olan ilgisi azalmaktadır. Kentlilerin oya üretmeye olan ilgisi azalırken oyalı ürünleri kullanmaya istekli oldukları gözlemlenmektedir. Bunda rol oynayan etmen ise son yıllarda tasarım kültürü ile geleneksel oya örücülüğünün birleşmesidir. Oya örücülüğüne karşı ilginin kaybolmasını önlemek ve birlikte üretim kültürünün devamlılığını sağlamak konusunda Türkiye’de üç önemli yapı bulunmaktadır; toplumsal birlikteliğe ve üretime vurgu yapan üretici kooperatifler, kurumsal tasarım markaları ve üreticiler tarafından yaratılan çevrimiçi siteler. Makalenin amacı, bu yapıları incelemek ve kültürel miraslarımızından oyaların geleceğe aktarımları konusundaki yeterliliklerini tartışmaya açmaktır. Öncelikle oyalar üzerine literatür taraması yapılmıştır. Ardından kooperatifler, tasarım markaları ve çevrimiçi platformları incelemek için her bir kategoriden üçer örnek seçilmiştir. Oyalarla ilgili durum analizi yapabilmek için kooperatif yöneticileri, çalışanları ve tasarım firmalarından yetkililerle birebir görüşme ve röportajlar yapılmıştır. Çevrimiçi platformların oya öğrenimini desteklemekteki etkinliklerini ölçmek içinse beş kişiden oluşan bir grupla durum incelemesi yapılmıştır. Bu çalışmayı şimdiye kadar alanda yapılan diğer çalışmalardan ayıran özellik ise konuyu oya örücülüğünün bugün ve gelecekteki durumuna dikkat çekerek güncel tasarım kültürü arasında kurulan bağ üzerinden incelemesidir. Böylece oya kültürünün 21. yüzyıla özgü bir biçimde nasıl bir değişim geçirdiği ortaya koyulmuştur. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara göre kooperatifler ve tasarım markaları istihdama, ürünlerin daha profesyonelce pazarlanmasına, markalaşmaya, kadınların örgütlü bir biçimde üretmesine ve bu neticede oya örücülüğünün “boş zaman değerlendirme aktivitesi” olmak yerine profesyonel bir tasarım-üretim sürecine dönüşerek meslekleşmesine katkıda bulunmaktadır. Tasarım markaları, üreticilerin tasarımcılarla işbirliği yapmalarını teşvik ederek iletişimi kuvvetlendirirken kooperatifler kadınları bir çatı altına toplayarak farklı sınıflardan kişiler arasında hem etkileşim yaratmakta hem de sosyal bağları kuvvetlendirmektedir. Ayrıca tasarım sayesinde oyalı ürünler fonksiyonellik kazanarak daha önce olmayan yeni kullanım biçimleri geliştirilmektedir.