Toplumsal Bir Olgu Olarak Oyun ve Kent İlişkisi: Ritimanaliz ve Yer
Yükleniyor...
Tarih
2022
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Erişim Hakkı
Özet
Johan Huizinga’nın 1938 yılında ilk kez yayınladığı “Homo Ludens: Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme” adlı kitabında bahsettiği oyunun kültürel bir olgu olduğu fikri, oyun mekânları metinlerinde çok da tartışılmayan bir konudur. Oyun denilince hep çocuğun akla gelmesi anlayışı, aslında Homo Ludens kavramı çerçevesinde oyunun her yaş grubu için önemli olduğu durumunu dışlamaktadır. Bu dışlama ise kültürel bir olgudur. Genel olarak ciddiyet kavramının zıttı ve boş zaman aktivitesi olarak toplumsal kodlara yerleşen oyun, kültürel bir olgu olarak gerçek değerini edinememiştir. Bu anlayışın mekânsal yansıması da hep eksik kalmıştır ve uzun yıllar bir tasarım problemi olarak ele alınmamıştır. Özellikle Türkiye’de kentlerde çocuklar için oyun mekânı sınırlı alanlarda kalmış, büyükler için ise spor alanları dışında bir alternatif kurgulanmamıştır. Makale bu durumu—oyun kavramının, oyun eyleminin ve bu eylemin gerçekleştiği oyun mekânlarının indirgenmesi sürecini— modernite eleştirisi üzerinden okur. Aynı zamanda oyunun kamusal mekânın bir parçası olma ve kente, her türlü kullanıcıya cevap vererek, nüfuz etme potansiyelini tartışır. Makale bu tür mekânların tasarlanmasında fenomenoloji kuramını temel alır. Oyunun özgürleştirici, dönüştürücü, geliştirici doğasının ancak yere ait, tüm duyuları aktive eden, bireylerin “sahiplenilmiş zaman”ı deneyimleyebilecekleri tasarımlar ile ortaya çıkabileceğini iddia eder. Bu bağlamda Bernard Tchumi’nin Parc de la Vilette projesi (1983) ile Carve and Omgeving tasarım ofislerinin tasarladığı Be-Mine projesini (2016) değerlendirir. Makale, bu iki proje özelinde her şeyin tanımlı olduğu, işlev-yoğun, nerede neyin yapılacağının direktifinin verildiği mekânlardan bahsetmez. Bunun yerine boşluğun olduğu, kullanıcıların kullanım biçimini kendilerinin belirlediği, bilinmez öngörülemeyen işlevlere de zemin hazırlayan, devamlılığı vurgulayan, esnek, dönüşebilir ve kamusal mekânın tümüne nüfuz eden deneyim temelli oyun mekânlarının oyunun gerçek doğasının ortaya çıkabileceği mekânlar olduğu sonucuna varır.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Modernite, Oyun, Kamusal mekân, Fenomenoloji, Ritimanaliz, Henri Lefebvre