Cingöz, DilekErol, Ahmet2024-03-132024-03-1320151304-2408https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/170745https://hdl.handle.net/20.500.12662/2703Miras bırakanın ölümü ile mirasçılara kalan borç ve ala- cakların kabulü veya miras bırakanın tüm haklarının, alacak ve borç- larının kendiliğinden mirasçıya geçmesi, miras bırakanın borçlarının mal varlığından fazla olması durumunda mirasçılar nezdinde olumlu sonuç doğurmayabilir. Bu gibi durumlarda, mirasçının mirası reddet- me hakkı bulunmakta olup, buna “reddi miras”, “mirasın reddi” veya “mirasın kabul edilmemesi” denilmektedir. Bu çalışmada, bir mükel- lef hakkı olarak mirasın reddi konusu mevcut çalışmalar, anayasa ve ilgili Yargıtay kararları çerçevesinde, temel olarak medeni hukuk ve vergi hukuku odaklı araştırılmıştır. Medeni hukukta mirasın reddi hakkı, mirasçılara, gerçek (hakiki) ret ve hükmi (hükmen) ret olmak üzere iki şekilde tanınmıştır. Vergi hukukuna göre de “reddi miras” mirasçılar açısından aynı zamanda bir mükellef hakkıdır. Hukuki ve ekonomik durumunu daha kötü hale getirebilecek, vergisel yükü ge- tirisinden daha fazla olan bir mirası kabul etmemek, vergi hukuku bakımından vergi yükümlüsüne tanınmış yasal bir hak olup, hemen hemen tüm vergi mükellefi mirasçılar tarafından tercih edilen man- tıklı bir seçimdir. Çalışmanın son bölümünde, mirasın reddine ilişkin hükümlerin kanunda yeterince açık olmamasından hareketle, ileride ilgili kanun maddelerinde yapılacak düzenlemelerde dikkate alınma- sında yarar olacağı düşünülen öneriler sunulmuştur.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessBir mükellef hakkı olarak mirasın reddiArticle2961182711707450